10 Kasım Atamızı kaybettiğimiz gün değildir.Ölümsüzleşip fikirlerine daha sıkı bağlandığımız gündür.10 Kasımlar yas tutma günü değildir.O'nun fikirlerine ve devrimlerine bağlılığımızı yeniden haykırmanın günüdür.
10 Kasım 2011 Perşembe
9 Kasım 2011 Çarşamba
Fabregas gülümsemesi
Bazı zamanlar farklı pozlar veririz,bazen kötü pozlar veririz ve bazen fotoğrafımızı çok beğeniriz fakat bazen'de hiç beğenmeyiz.Size Cesc Fabregas'tan fotoğraf demetini sunuyoruz.Fabregas fotoğraflarda öyle bir poz veriyor ki ne zaman bir fotoğrafta görsek hep aynı pozu veriyor.Adamın ifadesi hep aynı...
5 Kasım 2011 Cumartesi
Ali Sami Yen sırları
Galatasaray'ın efsanesi Ali Sami Yen
-Ali Sami Yen'den inciler
"Amacimiz İngilizler gibi toplu halde oynamak,bir renge ve isme sahip olmak,Türk olmayan takimlari yenmek" gibi onemli bir sozu 1 ekim 1905'te soyleyen tek imparator.
-Fenerbahce ve Galatasaray bir derbi mac oncesi aynı otelde kamp yapıyordu.Mactan onceki gece gec saatlerde kagit oynayan Fenerli futbolcuları gorunce,"yarın bizimle macınız var.Ne işiniz var bu saatte ayakta" diyerek azarlayıp yatmaya gonderen futbol adamı..
-İlk kuruldugu yillarda takimin tek futbol topunu evinde saklayan,gerektiginde kendi ayakkabasindan kesip yama yapan bir adam.
-Galatasaray'ın Atatürk'ü.
-1911 yılında Fenerbahçe'yle oynanan ve Galatasaray'ın 7-0 kazandığı karşılaşmada kaleci olmadığı halde,1 numaralı formayı giydi.
-Ali Sami Yen:'' 1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. ''
-ilk maçlarını Saint Josephe karşı oynamışlardır.Renkleri de önceleri kırmızı beyazdı.Ali Sami Yen bir de ilk Türk hakemidir,sonradan Yen soyadını alan Ali Sami Bey,Galatasaray lisesi'nde okudu ve futbol oynadı. Ali Sami Yen,sadece Galatasaray kulübünün kurucusu olarak kalmadı aynı zamanda türk futbolunun önde gelen örgütleyicilerinden biri oldu.
-Ali Sami Yen'in sarı kırmızılı kulübe önemli bir katkısı da Galatasaray müzesinin kurulması oldu.Türk milli takımın ilk teknik direktörü olmuştur.Türk spor tarihinin en seçkin kişilerinden biri olan Ali Sami Yen Feriköy mezarlığında toprağa verildi.
-Bu hikayeyi okuduktan sonra birşey daha yapmam gerekiyor.Ali Sami Yen'in hikayesi stada isim olarak verildi.Bu hikayeyi tamamlayacak birkaç söz vereyim.Ali Sami Yen stadı ile ilgili çok önemli sözler:
-Fenerbahçe'nin gol atamayan makinesi Kezman:"Biz zaten o stadtan galip çıkabileceğimize inanmıyorduk."
-Ali Sami Yen'den inciler
"Amacimiz İngilizler gibi toplu halde oynamak,bir renge ve isme sahip olmak,Türk olmayan takimlari yenmek" gibi onemli bir sozu 1 ekim 1905'te soyleyen tek imparator.
-Fenerbahce ve Galatasaray bir derbi mac oncesi aynı otelde kamp yapıyordu.Mactan onceki gece gec saatlerde kagit oynayan Fenerli futbolcuları gorunce,"yarın bizimle macınız var.Ne işiniz var bu saatte ayakta" diyerek azarlayıp yatmaya gonderen futbol adamı..
-İlk kuruldugu yillarda takimin tek futbol topunu evinde saklayan,gerektiginde kendi ayakkabasindan kesip yama yapan bir adam.
-Galatasaray'ın Atatürk'ü.
-1911 yılında Fenerbahçe'yle oynanan ve Galatasaray'ın 7-0 kazandığı karşılaşmada kaleci olmadığı halde,1 numaralı formayı giydi.
-Ali Sami Yen:'' 1 Ekim 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat öğretmenimiz merhum Mehmet Ata Bey'in dersi esnasında birkaç arkadaş başbaşa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. ''
-ilk maçlarını Saint Josephe karşı oynamışlardır.Renkleri de önceleri kırmızı beyazdı.Ali Sami Yen bir de ilk Türk hakemidir,sonradan Yen soyadını alan Ali Sami Bey,Galatasaray lisesi'nde okudu ve futbol oynadı. Ali Sami Yen,sadece Galatasaray kulübünün kurucusu olarak kalmadı aynı zamanda türk futbolunun önde gelen örgütleyicilerinden biri oldu.
-Ali Sami Yen'in sarı kırmızılı kulübe önemli bir katkısı da Galatasaray müzesinin kurulması oldu.Türk milli takımın ilk teknik direktörü olmuştur.Türk spor tarihinin en seçkin kişilerinden biri olan Ali Sami Yen Feriköy mezarlığında toprağa verildi.
-Bu hikayeyi okuduktan sonra birşey daha yapmam gerekiyor.Ali Sami Yen'in hikayesi stada isim olarak verildi.Bu hikayeyi tamamlayacak birkaç söz vereyim.Ali Sami Yen stadı ile ilgili çok önemli sözler:
-Fenerbahçe'nin gol atamayan makinesi Kezman:"Biz zaten o stadtan galip çıkabileceğimize inanmıyorduk."
-Galatasaray-Milan maçından sonra Maldini:"Kimse bana burda 25 bin kişinin olduğuna inandıramaz"
-Beşiktaş'a yeni geldiği sezonda P.Nouma:"Bana hep Ali Sami Yen'den bahsettiler"
3 Kasım 2011 Perşembe
Bu senin için oğlum
Salı gecesi Keepmoat Stadyumu’nda oldukça duygu dolu anlar yaşandı.. Oğlunun ölümünden yalnızca iki gün sonra Middlesbrough maçına çıkan ve takımının tek golünü kaydeden Doncaster’in forveti Billy Sharp'tan duygu dolu mesaj geliyor.''Bu senin için oğlum''
Boateng'den anlamlı mesaj
Geçen Roma maçında yaşadığı sorun nedeniyle hastaneye kaldırılan Milan'ın golcü isme Cassano kalbinde yaşadığı problem nedeniyle küçük bir operasyon geçirecek. Sahalardan 5-6 uzak kalacak olan İtalyan oyuncuya dün akşam oynana Şampiyonlar Ligi maçında Boateng'den anlamlı bir mesaj gitti. İbrahimoviç'in golünün ardından Boateng altında giydiği Cassano formasını gösterek Cassano'ya selamını göndermiş oldu
2 Kasım 2011 Çarşamba
Bilgisayara bakın!!
Real Madrid'li 6 oyuncu tek bilgisayarda takılıyor.Siz karar verin 6 kişi tek bilgisayarda ne yapabilir?:))
1 Kasım 2011 Salı
Göremiyorumm
İtalyan futbolcu Mario Balotelli, Manchester City idmanına çıkarken Süper Mario figürlü boğazlığıyla lakabının hakkını veriyor..
31 Ekim 2011 Pazartesi
Yok böyle bir gol
58 Metreden kafa golü....Japonya 2.liginde Fagiano Okayama forması giyen Ryujiro Ueda akılalmaz bir kafa golü attı
30 Ekim 2011 Pazar
Kumru keyfi
29 Ekim 2011 Cumartesi
26 Ekim 2011 Çarşamba
Sahada köpek var!
Dün geceki Copa Sudamericana maçında Brezilya'dan Botafogo takımı ile Kolombiya'dan Independiente Santa Fe takımı karşı karşıya geldi.Mücadele'yi Santa Fe 4-1 kazanmış.Sahaya giren köpek ise maç kadar keyif vermiş:)
24 Ekim 2011 Pazartesi
Van için Herkes Tek Yürek!
Van için Herkes Tek Yürek Olmalıdır
Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı
en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.
Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
21 Ekim 2011 Cuma
La masia çocuklarının lisansları
Barcelona'nın 2-0 galibiyetle ayrıldığı Viktoria Plzen maçından sonra El Mundo Deportivo, La Masia'da yetişmiş Barcelona futbolcularının lisanslarını yayınladı. İşte o lisanslar!
Gerard Pique
Carlos Puyol
Lionel Messi
Thiago Alcantara
Viktor Valdes
Xavi Hernandez
Pedro
İniesta
Cesc Fabregas
Sergio Busquets
20 Ekim 2011 Perşembe
18 Ekim 2011 Salı
Mucizelere inanır mısınız?
Robert William Robson Sir unvanına sahip bir İngiliz futbolcu ve teknik direktördür.Sir kelimesinin ona vermiş olduğu ağırlığı hissettiren futbol geçmişine sahip, “Sir Bobby Robson”. Zamanının efsanelerinden. Hocaların hocası deriz ya hani…Sir 1994 yılında Porto’yu çalıştırmaktadır.O sezon Porto için harika geçer,şampiyonluk gelir. Bu şampiyonluk, üç sene üst üste elde edilecek başarı serisinin ilk kıvılcımıdır.Aynı senede Portekiz kupasınında kazanıldığı bir çifte zafer kutlanmaktadır. Taraftarlar zafer sarhoşu,herkes halinden memnun. Ancak, bir kişi var ki içinde bir ukde, kafasını kurcalayan olumsuz bir şeyler ve yanlış olduğuna inandığı bazı durumlarla boğuşuyor. “Rahatsız” biri bu… Ortada bir yanlışlık var diyor. Belki de bu şekilde hisseden tek kişi! 16 yaşında ki genç,bu durum üzerine oturur “muzaffer” teknik adama hatalı olduğu bir nokta olduğuna dair mektup yazar. Tarih 27 Nisan 1994. Porto Şampiyonlar Ligi grup maçında Werder Bremen ile oynayacaktır.Porto'nun hocası Bobby Robson yardımcısı Jose Mourinho. Sir Bobby, o mektubu okuduğunda büyük ihtimal, Avrupa’nın en iyi teknik adamlarından biri olma potansiyeline sahip birisinin kaderini elleriyle değiştireceğini düşünmemişti bile. Zira tekrar belirtmek istiyorum,bu mektup 16 yaşındaki bir futbol heveslisinden,UEFA kupası kaldırmış bir teknik direktöre olumsuz bir eleştiri amaçlı yazılmıştır.Mektupta,takımın santrforlarından Domingos Paciencia’nın kenarda oturmuş olmasından yakınan bir düşünce vardır.Sir Bobby Robson ondan sebeplerinide ister.Bir yığın istatistik ile neden kendinin haklı olduğunu kesin dille anlatan yazısını aynı adrese geri gönderir.Robson ve Mourinho mektubu değerlendirir ve haklı bulur ve söylenilen ismi 11'de başlatırlar.Şampiyonlar ligi tarihinin en güzel gollerinden birini atan bu çocuk şu an Braga'nın hocası Pacienciadır.Mektubu yazansa şu an Chelsea'nin genç hocası ve Porto'nun eski hocası Andre Villas Boas'tır.Bu maçın ardından Boas'ı stajer olarak yanına alan Önce Robson sonra Mourinho onu teknik direktör olarak yetiştirirler.Kadere bakın ki bu iki isim geçtiğimiz sene UEFA Kupası finalinde karşılaştılar ve gülen taraf V.Boas oldu.TÜYLERİNİZ DİKEN DİKEN OLDU DEĞİL Mİ :)).
Abdullah Şanlı'ya teşekkürler...
17 Ekim 2011 Pazartesi
Barça'nın başarısının sırrı
Üç cep telefonu,bir laptop,kağıt ve kalem...Guardiola'nın geçmişten gelen sistemi mükemmelliğe ulaştırmada kullandığı bazı araç ve gereçler...Ve en önemlisi adam uçak seyahatinde bile çalışıyor.Ne demişler çalışan kazanır...
16 Ekim 2011 Pazar
Süper Lig'in En İyi 10 Forması (2011-2012)
10.Fenerbahçe-Zırh
Formada gerçekten zırh görüntüsünün olması ilginç bir özellik formanın kumaşı çok farklı.Ancak bu özellikler formanın göze hoş gelmesine yetmiyor. 10. sırayı uygun gördük.
9.Galatasaray-Sarı
Galatasaray taraftarının yıllardır özlemini çektiği sarı forma bu yıl görücüye çıktı.8 pet şişe=1 forma tekniğiyle üretilen formaların en büyük özelliği bu .Ancak tasarımsal ögelerin sınırlı oluşu formayı 9. sıraya yerleştiriyor.
8.Karabükspor-Beyaz
Formada opasitesi düşürülmüş logonun kullanılması farklı bir hava katmış.Ancak formanın sınırlı özelliklerinin bulunması nedeniyle 8. sırayı uygun gördük.
7.Eskişehirspor -Sarı
Eskişehirspor'un logosunun içindeki sarı rengiyle bir forma oluşturması güzel bir düşünce.Formada logodaki tüm renklerin yer alması da güzel bir detay.Formaya 7. sırayı uygun gördük.
6.Bursaspor-Gri
Gri rengiyle yeşil beyaz ince çizgiler harika bir uyum göstermiş.Ama ne yazık ki formanın tasarımı Bursaspor'a özgü bir tasarım değil, Puma'nın diğer takımlara da uyguladığı bir tasarım.Bursaspor'a özel tasarımların daha çok yakışacağını düşünerekten formayı 6. sıraya yerleştirdik.
14 Ekim 2011 Cuma
Maça 10 kişi başlamak
İran ile Bahreyn arasında oynanan maçta Bahreyn'li oyuncu Rashed Al Hooti Oyuncu maçın daha 39. saniyesinde rakibine çift dalarak kırmızı kart görüp oyun dışı kalıyor.
Bu bir dünya rekoru
Ronaldo testi
.-Cristiano Ronaldo zıplarken vücut ağırlığının 5 katı güç kullanıyor.Bu bir astranotun fırlatışında maruz kaldığı çekim gücüne eşittir.
Cristiano Ronaldo kolları serbest şekilde 78 cm havaya zıplayabiliyor.Bu ortalama bir NBA oyuncusundan daha yüksek bir derecedir.
-C.Ronaldo elleri beline zıpladığında ise 44 cm yüksekliğe ulaşıyor.
-C.Ronaldo hız testinde İspanya 100 metre şampiyonu D.Rodriguez ile yarıştı.Düz 25 metrede 0.3 saniye fark ile Rodriguez,zigzaglı 25 metrede ise 0.5 fark ile C.Ronaldo kazandı.
Haber EditörüEMRE NAMAL
Cristiano Ronaldo kolları serbest şekilde 78 cm havaya zıplayabiliyor.Bu ortalama bir NBA oyuncusundan daha yüksek bir derecedir.
-C.Ronaldo elleri beline zıpladığında ise 44 cm yüksekliğe ulaşıyor.
-C.Ronaldo hız testinde İspanya 100 metre şampiyonu D.Rodriguez ile yarıştı.Düz 25 metrede 0.3 saniye fark ile Rodriguez,zigzaglı 25 metrede ise 0.5 fark ile C.Ronaldo kazandı.
Haber EditörüEMRE NAMAL
13 Ekim 2011 Perşembe
Play''off''artık
Avrupa Şampiyonası için 96 yılından itibaren grupta en iyi 2. dışında 2. bitirenler arasında maç yapılarak şampiyonaya gitme kontenjanı sağlanmıştır.
Euro 2000 elemelerinde milli takımımız playoff'a kaldı ve İrlanda ile eşleşti.İlk maç İrlanda'da 1-1 sona erdi.Kendi sahamızda 0-0 berabere kalarak şampiyonaya adımızı yazdırdık.
Euro 2004 elemelerinde ise yine playoffa kaldık.Bu sefer ''çek bir Letonya'' sloganı ile girdiğimiz kurada Letonya rakibimiz oldu.İlk maçı Letonya'da 1-0 kaybettik.Kendi sahamızda ise 2-2 berabere kalarak Euro 2004 e kalamadık.
Türkiye playoffta en çok oynayan takımlar arasında ve rakibimiz Hırvatistan 1 kez playoff oynayıp onda katılmış.Şöyle bir göz atarsak onlar daha playoffta hiç elenmemiş.
Euro 2008 elemelerinde ise katılan ülke sayısından dolayı 2. sırayı alanlar direkt şampiyonaya katılma hakkı kazandığı için playoff müsabakaları oynanmadı.
Buradan çıkarmamız gereken sonuç yumurta kapıya dayanmadan yapmamız gerekenleri erteliyoruz ve son ana bırakıncada vatan millet sakarya sloganı ile hareket ediyoruz.Türkiyede şu oyuncu mu oynayacak yoksa bu teknik direktör mü başımıza geçecek tartışmalarını bir kenara bırakıp biz nereye gidiyoruz? Gelişmekte olan futbolumuzu bu zihniyetten nasıl çıkarmalıyız sorularına yanıt aramalıyız.Ama malesef günü gününe düşünerek bu olmaz...
11 Ekim 2011 Salı
Milli takımın eğitim sorunu
Şu sıralar milli takımımızın kötü oyunu çok konuşuluyor ve Hiddink'in gönderilmesi söyleniyor.Bir araştırma yaptım ve milli oyuncularımızın eğitim durumlarını çıkardım.Durum şöyle:
Volkan Demirel Lise mezunu
Sinan Bolat Lise mezunu
Tolga Zengin Lise mezunu
Gökhan Gönül Lise mezunu
Sabri Sarıoğlu Lise mezunu
Serdar Kesimal Lise mezunu
Gökhan Zan Lise mezunu
Servet Çetin İstanbul üniversitesi BESYO öğrencisi
Egemen Korkmaz Karadeniz Teknik Üniversitesi BESYO öğrencisi)
Hakan Balta Lise mezunu
İsmail Köybaşı- Haliç Üniversitesi BESYO öğrencisi
Çağlar Birinci - Lise mezunu
Mehmet Ekici Lise mezunu
Tunay Torun Lise mezunu
Selçuk İnan Lise mezunu
Selçuk Şahin Lise mezunu
Emre Belözoğlu Lise mezunu
Mehmet Topal Lise mezunu
Arda Turan Lise mezunu
Gökhan Töre Lise mezunu
Burak Yılmaz- Lise mezunu
Cenk Tosun Lise mezunu
Kazım Kazım Lise mezunu
Umut Bulut Lise mezunu
Buradan çıkardığımız sonuç ise 27 milli futbolcumuzun sadece 3'ü öğretimini tam olarak tamamlamış.Geri kalanı ise spor uğruna destek verilmediği yada futbol ile eğitimin beraber götürülemeyeceği boş inancından yola çıkarak öğretimlerinin yarısında bırakmışlar.Bu olay çok önemlidir.İspanya milli takımının omurgasını oluşturan Barcelona takımının altyapısına verilen isim olan La Mesia'ya eğitimini futbol ile devam edemeyenleri A takıma çıkamıyor.Çünkü derslerinde başarı olmaları da önemli.Yani futbol oynarken,kafalarını doğru kullanmalarını istiyordu bir bakıma.Türkiye de bu iş tam tersine dönüyor.Futbolda eğitimsizlik nedeni ile büyük bir sıkıntısını çekiyoruz.Altyapıdan çıkan çocuklar eğitimsizliklerinin kurbanı oluyor ve akıllıca düşünemiyor.
10 Ekim 2011 Pazartesi
Galatasaray'lı Rıdvan
Rıdvan yıllar önce verdiği röportajda, “bir yıl önce sıradan bir insandım. Sarıyer bana hem babalık hem analık yaptı. Bana kişilik kazandırdılar. Başkan Erdal Aksoy’un yaptıklarını inkâr edemem. Başkan Erdal Aksoy izin verdiği takdirde gelecek yıl Galatasaray’da oynamak istiyorum. Sarıyer ve Galatasaray’ın dışında hiçbir formayı giymem” ifadelerini kullandı.
Rıdvan çok istediği Galatasaray formasını giyemeden 1987 senesinde Fenerbahçe’ye transfer olmuştu.
Küfür Etme
Hemen hemen her maçta görülebilen durum.Maç izleyenin içinde bulunduğu psikolojik durum. Bir nevi duygu patlaması, sinir boşalması. kahramanımız gün boyu stres depolamış halde ha patladı ha patlayacak durumdayken aklına gelen akşamki maç ona fütürsuzca serotonin salgılatmakta.Bütün günün kahrını akşam izleyeceği keyifli bir maç için tepkisizce çekmekte.Beyine az kan gider buna bağlı olarak mantık çalışmaz tek amaç ekranda görülen meşin yuvarlağına tuttuğu renkten birisinin gelip vurması akabinde topun filelerle buluşmasıdır.
Maçın ardından insanın içine bir gevşeme rahatlama gelir.Hiçbir şey düşünmeden hiçbir değerlendirme yapmadan yolda görülse imza istenecek adamlara küfür edilmiş ve rahatlanmıştır. aslında kim nederse desin maç izlemenin keyfini birazda bu yaratır.Sevdiğiniz takımın maçına gidersiniz, takım oyuncularının hayranısınızdır.Mutlu olmanız orada olduğunuz için sevinmeniz gerekirken bağırıp çağırıp küfürler yağdırırsınız ağız dolusu hemdeEn anlam veremediğim durumlardan biridir.Küfür aciz insanların konuşmayı beceremedikleri zaman ağızlarından çıkan kelime dizisidir .
Küfür olayını sadece futbol maçları olarak düşünmeyelim,Kimse durduk yere çok sevdiği takımının maçında karşı takıma küfür etmez.Bunun altında yatan birçok neden var:
Toplumsal Sorunlar:
-Toplumsal hayatta ezilen taraftarlar işinde mutsuz olanlar,eşiyle kavga edenler,emekli maaşı yetmeyenler,her önemli futbol başarısından sonra zamları sineye çekenler,işsizlik ile boğuşanlar herşeyi içine atıp maçta deşarj olmak için küfür ediyorlar.
Etik Sorumlar:
Bazı futbolcular ve takımlar çok antipatik olabiliyorlar.Seyirci onları görüp birden küfür etmeye başlıyorlar.Halbuki bunları en aza indirsek seyircimiz galeyana gelmeyecek ve en azından bu sebeple küfür etmeyecekler.
Maçın ardından insanın içine bir gevşeme rahatlama gelir.Hiçbir şey düşünmeden hiçbir değerlendirme yapmadan yolda görülse imza istenecek adamlara küfür edilmiş ve rahatlanmıştır. aslında kim nederse desin maç izlemenin keyfini birazda bu yaratır.Sevdiğiniz takımın maçına gidersiniz, takım oyuncularının hayranısınızdır.Mutlu olmanız orada olduğunuz için sevinmeniz gerekirken bağırıp çağırıp küfürler yağdırırsınız ağız dolusu hemdeEn anlam veremediğim durumlardan biridir.Küfür aciz insanların konuşmayı beceremedikleri zaman ağızlarından çıkan kelime dizisidir .
Küfür olayını sadece futbol maçları olarak düşünmeyelim,Kimse durduk yere çok sevdiği takımının maçında karşı takıma küfür etmez.Bunun altında yatan birçok neden var:
Toplumsal Sorunlar:
-Toplumsal hayatta ezilen taraftarlar işinde mutsuz olanlar,eşiyle kavga edenler,emekli maaşı yetmeyenler,her önemli futbol başarısından sonra zamları sineye çekenler,işsizlik ile boğuşanlar herşeyi içine atıp maçta deşarj olmak için küfür ediyorlar.
Etik Sorumlar:
Bazı futbolcular ve takımlar çok antipatik olabiliyorlar.Seyirci onları görüp birden küfür etmeye başlıyorlar.Halbuki bunları en aza indirsek seyircimiz galeyana gelmeyecek ve en azından bu sebeple küfür etmeyecekler.
Arsenal'in Porto'dan Neyi Eksik?
Herkesin dilinde bir laf var:Arsenal gençlere şans veriyor oyuncu yetiştiriyor.Peki güzel ama Porto ne yapıyor?Porto'da Arsenal gibi oyuncu alıyor yetiştiriyor ve yüksek ücretlere satıyor.Ama şöyle bir sorun var arada bir fark yok mu?Tabi ki var.Arsenal 2000'li yıllardan iyice artan başarılı süreçte hem oyuncu satıyordu ve kulüp bütçesine para kazandırıyordu hemde başarı kazanıyordu.2003-2004 sezonunda yenilmezlik ünvanı ile şampiyon olduğu zamanları biliyoruz.Sonraki sezon ne olduysa o zaman oldu.İşler tersine dönmeye başladı.Sol Campbell ve D.Bergkamp gibi takımı çekip çeviren ve kritik maçları kazandıran futbolcular ayrılınca yerine alınan oyuncuların genç ve tecrubesiz oluşu büyük çöküşü hazırladığını düşünüyorum.Wenger'in iyi oyuncuların olduğu genç takım politikasından genç takım politikasına geçişi Arsenal'in bu hallere düşmesinde başrol oynadı.Daha sonra Henry'nin satışı ile tamamen dibe vurdu.Geçici başarılar ile oyuncu pazarlamaya devam eden Wenger'in bu düşünce sistemi M.United deplasmanında aldığı 8-2 lik deprem etkisi yaratan maç ile tamamen çürüdü.En son 1986 Yılında 8 gol yiyen Arsenal bu politikayı değiştirecek mi zaman gösterecek
Aynı sistem ile gelen bir takım ise Porto.Porto Arsenal gibi oyuncu satarken bir yandan da yüksek ücretlerle oyuncu satabiliyor.Porto'nun Teknik direktörü bile para edebiliyor işte o oyuncular:
Pepe
2004 senesinde Maritimo kulübünden 1 milyon avroya alındı.
2007 senesinde Real Madrid'e 29 milyon avroya satıldı.
Kâr: 28 milyon
2007 senesinde Real Madrid'e 29 milyon avroya satıldı.
Kâr: 28 milyon
Lisandro Lopez
2005 senesinde Racing Club'tan 2.2 milyon avroya alındı.
2009 senesinde Lyon'a 22 milyon avroya satıldı.Kâr: 20 milyon avro
2009 senesinde Lyon'a 22 milyon avroya satıldı.Kâr: 20 milyon avro
Ricardo Carvalho
1996 senesinde Amarante FC'den bedavaya transfer edildi.
2004 senesinde 22 milyon avro karşılığında Chelsea'ye gönderildi.
Kâr: 22 milyon avro
Porto'dan Premier Lig'e giden diğer yıldızlar
Jose Bosingwa
2001 yılında Boavista kulübünden 1 milyon avroya alındı
2008 sezonunda Chelsea'ye 20 milyon avroya satıldı
2008 sezonunda Chelsea'ye 20 milyon avroya satıldı
Kâr: 19 milyon avro
Anderson
2005 senesinde Gremio kulübünden 5 milyon avroya alındı
2007 senesinde Manchester United'a 21 milyon avroya satıldı.
2007 senesinde Manchester United'a 21 milyon avroya satıldı.
Kâr: £16 milyon avro
Falcao 5.3 Milyon Euro'ya Porto'ya alındı ve 2 sezon sonra 40 milyon Euro'ya A.Madrid'e satıldı.Kar:34.7 Milyon Euro
8 Ekim 2011 Cumartesi
Gerçek sevinç gösterisi
''Güzel futbolcu golden sonra tribüne koşandır''
başarı taraftarla kutlanır.
1980 Bolu, Türkiye kupası kazanıldıktan sonra..
1980 Bolu, Türkiye kupası kazanıldıktan sonra..
7 Ekim 2011 Cuma
Isınırken stand up show yapmak
Böyle maça ısınmayı daha önce gördüğünüzü zannetmiyorum:)
Milan ve Bari futbolcularının katkılarıyla:)
La Masia sırrının Türkiye'ye etkisi
Her maçını keyifle izlediğimiz, herkese futbol dersi veren,her sezon başarılar yakalayan, mükemmele yakın oynayan ve hatta bazen mükemmel oynayan, müzesinde sayısız kupalar bulunan, oynadığı oyunla her maçta ağzımızın açık kalmasını sağlayan Barcelona'nın bu başarısının sırrı altyapısı.Altyapının ismini ''La Masia'' olarak bildiğimiz Barcelona'nın futbolcu fabrikası, 1979'dan beri 500 oyuncu yetiştirdi ve an itibariyle de yetiştirmeye devam ediyor.
Altyapı terminatörü La Masia (Katalanca Çiftlik Evi) 1979'da Johan Cruyff ön ayağıyla kuruldu. J.Cruyff 1973'te futbolcu olarak geldiği Barcelona'dan ayrılırken kulüp başkanından bir altyapı okulu açmasını istedi.Barcelona'ya teknik direktör olarak geri döndüğünde ise La Masia'ya Ajax futbol altyapısını kazandırdı ve total futbol sistemiyle Barcelona'nın günümüzde oynadığı zevk veren futbolun temelini attı ve Barça Cruyff ile onca başarı kazandı. 8 senede takıma 11 kupa kazandıran Cruyff,o dönem Barça tarihindeki en başarılı teknik direktör oldu.La masia nou camp'ın yanındadır ve genç takımlara ev sahipliği yapar.Sadece futbolcuların değil diğer branşlarda Barcelona forması giymesi için yetiştirilen sporcular da burada yer alan restorant, seminer salonu, spor salonları, kütüphaneler ve diğer imkanlardan faydalanmaktadır.Bizde ise stadyumların çok uzağında altyapı maçları yapılıyor.Alttan yetişenlerin abilerini görmesi şart.
La Masia'ya çocuklar 7-8 yaşlarında katıldıktan sonra gerek okul eğitimi gerekse futbol eğitimi dersleri alıyorlar.Cruyff için bir çocuğun karakteri ve kültürü, sportif başarısından önce geliyordu.Karakteri kötü olan bir çocuk, sporda ne kadar yetenekli olursa olsun La Masia'ya alınmıyordu.Ayrıca derslerinde başarı olmaları da önemli.Yani futbol oynarken,kafalarını doğru kullanmalarını istiyordu bir bakıma.Türkiyede bu iş tam tersine dönüyor.Bir çocuk sporcu olacak ise dersleri ona engel olacak diye bıraktırılıyor yada ona destek olunmuyor.Futbolda eğitimsizlik nedeni ile büyük bir sıkıntısını çekiyoruz.Altyapıdan çıkan çocuklar eğitimsizliklerinin kurbanı oluyor ve akıllıca düşünemiyor.Mesela Batuhan Karadeniz'in Beşiktaş'taki açıklamaları bu açıklamalara çok iyi örnek oluşturuyor.
Saha içerisinde futbolcuların mutlaka empati kurmaları çok önemli.Bundan dolayı altyapı hocalarından antrenmanlarda, futbolcuları alışık olmadıkları mevkilerde denemesini istedi.Mesela mevkisi forvet olan oyuncu kalecilik görevini üstleniyor ve böylece kalecinin yaşadığı zorlukları bire bir yaşıyor.Defanstaki oyuncu ise forvete geçiyor ve forvet olmanın zorluğunu yaşıyor.Futbolcular birbirlerini anlıyor ve saha içerisinde birinin yaptığı bir hatada üzerine gitmiyorlar çünkü onun nasıl bir durumda olduğunu empati yaparak anlayabiliyorlar. Böylece takım içi birliktelik daha da artıyor.
Altyapı takımlarının A takım ile aynı sistemi kullanmasıda çok önemli.Bu yüzden altyapıdan A takıma çıkan bir futbolcu sistem yadırgamadan hemen A takıma uyum sağlayabiliyor.Bizde ise altyapı hocaları o kulüpten birisinin tanıdığı oluyor ve sırf para kazansın diye hiç bilmediği bir işin başına geçirtiliyor.
Barcelona'nın 5-0 kazandığı Real Madrid maçında forma giyen 1o oyuncusu La masia'dandı.
Guardiola,Cruyff,Busquets,Amor,Messi,İniesta,Puyol,Pique,Krkic,Pedro,Valdes,Xavi,Thiago,Giovani Dos Santos,PepeReina,Fabregas ve sayısını daha da artırabileceğimiz kadar oyuncu yetiştiriyorlar ve daha da yetişecek.
Şu anlatılanların yarısı Türkiye de de uygulansa altyapımız olumlu yönde gelişecek.Fakat kolay olanı varken niye kulüpler kendilerini zorlasınlar ki?Neyse kulüp başkanları siz bu yazılanlara zaten kulak asmayacaksınız ve yabancı bataklığınıza geri döneceksiniz.Biz Tük futbolseverler de Barcelona ve onun gibilerini ağzımız açık izlemeye devam edeceğiz!!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)