Pages

30 Eylül 2011 Cuma

En iyi taraftarlar

Trabzonspor
Trabzonlu Gençler Taraftarlar Grubu 
Takımlarına ölesiye bağlı olan gruptur ve şehir neredeyse hepsi kendini Trabzonspor teknik direktörü gibi hisseder ve Trabzonspor ile sürekli ilgilenirler.





Sakarya
Tatangalar
90 lı yıllarda bir söylenene göre Eskişehir deplasmanına 70 bin taraftar getirerek deplasmana en fazla taraftar getiren grup olduğu söylenenler arasında.Ateşli bir taraftar grubu ve kendi sahalarında çok etkili olur




Bursaspor
Grup, kendisini Teksas Manifestosu adı verilen belgeyle açıklamıştırSüper Lig 1974-75 sezonunda Bursaspor'un deplasmanda Zonguldakspor'a 2-1 yenildiği maçın ardından basın tarafından bu isim verilmiştir.Beşiktaş düşmanlığı ile de tanınan taraftar grubudur.Büyük bir baskı oluştururlar

29 Eylül 2011 Perşembe

Forma tutkusu

İşte forma sevgisi

27 Eylül 2011 Salı

Tribünler neden dolmuyor?

Son zamanlardaki en büyük sorunlarımızdan bir tanesi tribünlerin dolmaması.Bunun birçok nedeni var ve geçtiğimiz sezon bunu daha fazla tetikledi.Ortaya çıkan olaylar bardağı taşıran son damla oldu.Bunun birçok nedeni var.Bunların başında şike operasyonu,başarı faktörü,hava şartları,maç saatleri ve ulaşım ile maddi problemler geliyor.Mesela TFF'nin ani aldığı playoff sistemi ve şike olaylarından dolayı hafta içinde maç oynatmak zorunda kaldı.Federasyon verdiği bu karar ile taraftarları tribüne daha fazla çekeceğini ve Lig tv'nin satışlarına yardımcı olacağını düşünülürken ters olarak bir tepkiye maruz kaldı.Tribünlere gelen sayısı bir anda yarı yarıya düştü ve Lig tv dekoderleride eskisi gibi satılmamaya başladı.Ayrıca bazı şehir takımlarının taraftarları takımlarına yeterli katkıyı veremiyor.Kayseri gibi şu anda Türkiye'nin en iyi 2 stadından bir tanesi olan yere taraftarlar ilgi göstermez ise bu takım için başka neler yapılabilir ki?
Türkiyedeki en önemli sorunlardan bir tanesi de skor taraftarlığıdır.Eğer takımın iyi gidiyor ise stadı doldur değil ise gitmeye gerek yok mantığı mevcuttur.Türk taraftarları heyecan da istiyor.Şöyle bir örnekte mevcuttur:Denizlispor Süper ligde iken orta sıralara oynadığı sezon stadı dolduramıyordu.Düşmemeye oynadığı sezon ise stadı doldurmada daha az sorun yaşamıştır.Biraz spor mantalitesinin değişmesi gerekiyor.Bu anlayış malesef spor yazarlarımızda bile mevcuttur.Avrupa da B.Dortmund örneği çok iyi incelenmelidir.B.Dormund taraftarları 2. ligde bile 70 bin seyirciye oynamıştır ve 10 sezonu analiz edilirse ortalaması 70 binden aşağıya inmemiştir.Avrupadaki seyirci ortalaması da düşünülürse İngilteredeki 2. lig ve Almanyadaki 2. ligdeki seyirci ortalamasından daha düşük bir sayıya sahibiz.En iyi liglerden biri olduğumuzu iddaa edip böyle bir çelişki yaşamak ta büyük bir ironidir.Ayrıca belediye takımlarıda taraftar yoksunluğu bakımından büyük bir sorundur.Mesela bir İBB-Gençlerbirliği maçında 80 binlik stadyum elle sayılacak kadar dolduydu.Dünya tarihine bile geçti..Avrupa da olmayan bir olaydır.Orada taraftarsız takım neredeyse bulunamaz.

26 Eylül 2011 Pazartesi

Superclasico


River Plate-Boca Juniors SuperClassico olarak adlandırılan ve dünyanın bir numaralı derbisidir.Boca Juniors halkın takımı olarak adlandırılırken River zengin kesimi takımıdır.Boca taraftarının River taraftarına taktığı isim gallinos yani tavuktur.Boca'lılar River takımının ve taraftarının herşeyden korktuğuna inanırlar.River'lılar ise Boca'lılara los puercos yani domuzlardır.Nedeni ise Boca takımının fakir Boca kentine kurulmuş olmasıdır.Türkiye'de bu rekabetten çok şey almıştır.Özellikle tribünsel besteler.Kanlı derbilere sahne olan maçlarda Arjantin ve Dünya futbolunu en çok üzen olaylarda birisini sizlere aktarmak istiyorum.1968 yılında oynanan maçta kağıt parçalarını tutuşturup River Plate taraftarlarının üzerine atan Bocalılar 74 kişinin ölümüne neden olmuştur.
1993'te River'ın 2-0 kazandığı maçtan sonra Boca'lı taraftarlar 2 Riverlı'yı öldürür ve tv kameralarına "şimdi eşitlik sağlandı" derler.River Plate-Boca Juniors arasında oynanan ilk profesyonel karşılaşma sahaya atılan sayısız molotof kokteyli yüzünden tamamlanamamıştı
Boca Juniors'lu taraftarların kale arkalarında en öndeki 3-4 sırayı boş bırakarak gollerde oraya doğru akmalarıyla gönlümde bir adım ileri çıkmalarını sağlayan psikopatlaşmış rekabet..Aslında sadece bir futbol maçı olarak düşünmemek gerekiyor.Bu derbi ülkedeki şımarık kesim ile halk kesiminin bir çatışmasıdır.Ayrıca sponsorların çatışmasıdır.River Adidas'cı Boca Nike'cıdır.River'lılar Adidas'tan başka Boca'lılar Nike'tan başka ürün almazlar.Bir bocalı taraftar, "ölürken beni River Plate bayrağına sararak gömün" der. neden diye sorulduğunda aynı amca cevabını söyler:"hiç değilse bir pislik öldü diye bizimkiler sevinir"der.İşte derbiyi en iyi açıklayan bir hikaye ve biz bu derbiden en az 1 yıl mahrum kalacağız malum River Plate 2.ligde...

Kobe Galatasaray'lı oldu

TT ARENA'yı gezen Kobe Bryant'a Galatasaray'lı futbolcular parçalı formayı giydirmeyi ihmal etmediler:)

Gole fazla sevinince




25 Eylül 2011 Pazar

Caddebostanlı Kobe

Kobe Bryant Boğaz turu yaptı ve Caddebostanda çocuklarla basketbol oynadı...
Kobe'nin adı Japonya'daki bir restoranda Kobe isimli biftekten esinlenerek verilmiş..

Felipe Melo'ya yeni lakap

Felipe Melo kertenkele mi pitbull mu ? :)
İzleyin ve karar verin...

24 Eylül 2011 Cumartesi

Dünyaya damgasını vuran taraftarlar

DÜNYANIN EN İYİ TARAFTAR GRUPLARI

Taraftar olmak kolay değildir... Gerçek bir taraftarsanız, hayatınız, tuttuğunuz takımın performansına bağlıdır, yapacağınız bir programı maç saatine uygun olarak ayarlarsınız. Çoğu zaman sevgilinizden gelen bir öpücüğü, gönlünüzdeki takımın attığı bir gole değişirsiniz. İşinize vermediğiniz emeği, arkadaşlarınızla beraber hazırlayacağınız ve tribünde sergileyeceğiniz kareografi için harcarsınız.
Şimdi öyle bir yolculuğa çıkacağız ki sizlerle, her gördüğünüz fotoğrafta duraklayacaksınız, 'ben de o karenin içinde yer alsaydım keşke' diyeceksiniz.Dünyanın en iyi taraftar grupları' olarak sizlerin beğenisine sunuyoruz... İşte dünyanın en iyi taraftar grupları:
LA DOCE
BOCA JUNIORS (ARJANTİN)

Bir Boca taraftarı, idam edilmeden önce son isteğini şöyle belirtir: Beni River(River Plate) bayrağına sarıp gömün. Bizimkiler karşı taraftan biri öldü diye sevinir bari. La Doce'nin önderliğinde oluşan müthiş atmosferde kendinizi kaybedebilirsiniz.
İşte Boca Juniors tribünlerinin River Plate'le olan rekabetlerinin tribüne yansıması. Yaptıkları şovlar ve tezahüratlarıyla tek kelimeyle müthişler.



KOP
LIVERPOOL (İNGİLTERE)
Liverpool'da yaşayan Liman işçilerinin kurduğu bu grup, 'takımdaşlık', 'taraftar olma' gibi kavramların aklımıza kazınmasının belki de temel direği. 'You'll never walk alone' (Asla yanlız yürümeyeceksin) adlı besteleri dünya üzerinde bir çok taraftar grubunun da manifestosunun ana unsuru olmasının yanı sıra bu tezahüratı her dinleyişimizde tüylerimizi diken diken etmektedir.



Efsane adam efsane laf eder

"Eğer kolayı isteseydim Porto'da kalırdım. Güzel mavi bir koltuk, Şampiyonlar Ligi kupası ve tanrı vardı. Tanrıdan sonra da ben..." Jose Mourinho


"Hiçbir kuvvet beni bu stadda 25.000 kişi olduğuna inandıramaz! Dida'yı bir kere bile duyamadım" Galatasaray mağlubiyeti sonrası Milan kaptanı Paolo Maldini'nin sözleri...


"Çocuk bakıcılığı yapmaktan takımını şampiyon yapamıyor" Jose Mourinho'dan Arsene Wenger'e...


"Yenilmek kolay, yenmek olay" Fatih Terim


"Tanrı beni gol atmam için gönderdi" Romario


"Ben NBA'in en iyi Amerikan futbolcusuyum ve 12 yıldır da NBA'deki en seksi 2.20'lik oyuncuyum"Shaquille O'Neal


"Futbol istatistikleri mini eteğe benzer. Birçok şeyi gösterir ancak asıl merak edileni göstermez" 
Ebbe Skovdahl

"En güzel gol, boş kaleye atılan goldür"
Johan Cruyff



"Büyük takımlar kazandıkları kupalarla, küçük takımlar ise büyük takımları yenmeleriyle övünürler"Platini


"Yarın yine borçlarım olacak ama bu gece kral benim"
Napoli taraftarının şampiyonluk kutlamalarında söylediği unutulmayan beste



"%1 gerçekleştiği zaman, %99'dan daha büyüktür"
Georghe Hagi






23 Eylül 2011 Cuma

Beşiktaş'tan yağmur dansı

Oyuna başlamadan önce açıklanan kadroya bakıldığında Beşiktaş'ın Bursa'ya 1 puan için geldiği anlaşılıyordu.Sol açıkta İsmail'in oynaması ve sol bekte Egemen ile başlamak başka bir şeyi ifade etmiyordu.Beşiktaş geçen haftalarda olduğu gibi orta sahada yine problem yaşıyor.Hücum aksiyonlarında eksik kalıyor ve kanatlardan oyunu taşıyamıyor.Portekiz çetesi sanki polisten kaçar gibi topu aldıklarında arkadaşlarını görmeden onlardan top ile kaçıyordu.İlk yarı Beşiktaş futbol adına hiçbir şey yapamadı.Edu bu takımın oyuncusu değil. Edu inadından başlamak yerine Mustafa Pektemek ile başlansa hücumda daha sağlıklı oynanacak.Carvalhal'ın kaleci konusunda daha istikrarlı davranması gerekiyor.Kaleciler bir maç oynayıp diğer maçta yedek oturmayı sevmezler.Rüştü bu sendromu yaşadı.
Egemen'in sol bekte başlanması ne kadar yanlış ise 30.dakikada cesaret gösterip kırmızı kart görmeden oyundan alınması o kadar doğru karar.Aurelio defansın içine o kadar çok giriyor ki bazen Sidnei ve Sivok'un dengesini bozabiliyor ve Aurelio defanstan çekilince bütün yük Fernandes'e biniyor.Fernandes'de bu yükü topla fazla oynayarak forvet aksiyonlarını geciktiriyor.
Beşiktaş'ın orta sahada bir karar vermesi gerekiyor.Fernandes-Simao-Quaresma üçlüsü bu orta sahaya fazla geliyor.Ya bu isimleri kontrol altına almalı ya da bir ismi kesip Ernst'in monte edilmesi gerekiyor.Karakartal orta saha ile forvet bölgesinin bağlantısını yapamıyor.Defans-Orta saha-forvet kendi başına oynuyor.Hala takım olamama sorununu büyük bir şek,lde hisediyor.Beşiktaş'ın bu maçı kazanması Sivok'un kafası ile sağladı.Eğer bu gol olmasaydı mucize olurdu.
Bursaspor 10 kişi kalmasının dezavantajı ile kontra atak oyununu iyi oynadı.Fakat
kaçırdığı pozisyonlar ve Beşiktaş'ın 10 kişi kalması ile rahatlamasının cezasını yenilgi ile ödedi.

22 Eylül 2011 Perşembe

Luis Figo İstanbul'da

Luis Figo Marmara forumda 

Büyülü Galatasaray kalesi

Galatasaray yıllardır kaleye çare bulamıyor.Kaleye alınan futbolcular geldiklerinde çok coşkulu şekilde geliyor ve kaleye geçtikleri ilk maçta gözden düşmeye başlıyorlar.Geçmişe bakarsak Galatasaray'ın kalesindeki sorun bir tarih gibi incelememiz gerekiyor.Hayrettin'den başlayan süreç şu an Muslera'ya kadar geliyor.Bu kalecilerin hepsi mi kötü diye bakarsak elbette içinde çok iyi kaleciler de geldi.Şu an Muslera için Ali Dürüst 10 yılımızı kurtaracak kaleci deyimini kullanmıştı.Bu sözü daha önce Brad Friedel için de kullanmışlardı.Friedal için G.Souness da 10 yılımızı kurtaracak kaleci demişti.
Aslında Galatasaray kalesinin standardını yükselten kaleci C.Taffareldir.1998-2001 yılları arasında Sarı kırmızıların kalesini koruyan Taffarel çok iyi performans sergilemişti.89 maçta görev yapan Brezilyalı kaleci Galatasaray'ın o zamandaki Uefa ve Süper kupa başarılarında da büyük bir pay sahibi oldu.Ne oldu ise ondan sonra olmaya başladı.Taffarel'i Kerem İnan izleyince aradaki fark iyice su yüzüne çıktı.Galatasaray kalesi birkaç gömlek aşağıya düştü deyimi bile az kalır.Gömlekten T-Shirt'e geçti ve üşüme hissi başgösterdi.Mondragon transfer edildi.Mondragon bile çoğu zaman büyük eleştirilere maruz kaldı.2007 yılına kadar 6 yıl Galatasaray kalesini korudu.Orkun Uşak,Aykut,Ufuk derken sonunda aranan kan bulundu denildi.Muslera çok övgü ile bahsedildi.Uruguay ile kazandığı başarılar da büyük bir payı vardı.Lig başladı ve Muslera da eski kalecilere dönüş yaptı izlenimi verdi.Muslera'nın gelmeden önce Galatasaray'ın kaleci tarihçesini anlattıklarını düşünüyorum.Çok iyi denen kalecinin bile böyle hatalar yapmasını bu bile açıklayamaz.Galatasaray'ın unuttuğu bir şey var.Böyle bir kaleci deneyimleriniz var ve kaleci konusunda iyi kaleci getirerek bu sorunu çözmeye çalışıyorlar.İlk önce kaleciye terapi yapılması gerekiyor.Ufuk'un Karabük karşısında yediği gol gösterdi ki Ufuk bunalımda.Galatasaray'da artık tutunamayacağını düşünüyor.Kaleci hatalı gol yiyebilir fakat kaleciliği unutmuş gibi kalesinde direğe yakın durmasının bir açıklaması yok.Ufuk sadece güvenini kaybetmemiş aynı zamanda kalecilik yeteneğinide kaybetmiş.Buna acil şekilde çözüm bulmaları gerekiyor.Ama transfer ile değil...

Amatör değil Soldado

Soldado saç baş yoldurdu.Böyle bir gol kırk yılda bir kaçar.
Valencia 2-2 Barcelona

21 Eylül 2011 Çarşamba

Tribünün çiçekleri


Dün gece çok tarihi bir ana tanık ettik.Şu ana kadar tatsız seyircisiz maçlar oynamaktaydık.Fenerbahçe-Manisaspor maçı ile buna yeni bir anlayış geldi.Hayatımızın gözbebeklerinden olan bayanlarımız tribünlere akın etti.Ne güzel bir manzara oldu maç başlamadan önce.Bayanlarımız tribünlere çok güzel yakıştı.Lig tv görüntü yönetmeni maçta tribünleri gözleyip böyle güzel manzaralar arıyordu.Dünkü karşılaşma ile buna gerek kalmadı.Kendisine yetecek kadar çok manzara yakaladı.Maça dönersek Volkan'a olan ilgi gözlerden kaçmadı.Topu her tutuşunda ''çığlıklar'' yükseldi.Maçta ara sıra Alex lehine tezahuratlar da yapılması da bunun pozisyonlarla alakasız olması ilginç bir görüntü oldu.Bayanlarımız bile kısa süre küfür ettiğini duyduk.Bu artık genetik olduğunu gösteriyor.
Maçtan sonra Ömer Aysal'ın sözleri de ilgi çekiciydi.Ömer kendisine tezahurat yapan taraftarlara teşekkür etti.Daha önce böyle birşey yaşamadığını da ifade etti.Maç bazen Güney afrikada yada Asyada oynanıyor hissi uyandırdı.Maçın başlangıcında Manisasporluların çıkışı da çığlık çığlığa kutlanması da maç kadar önemli bir husus.Maç ''nöbet değişimi''tadında oldu.Bu değişimi sadece kadın-erkek gibi düşünmeyip taraftarlarımızı nasıl değiştirebiliriz de böyle bir ayrıma gerek duymayız şeklinde düşünmemiz gerekiyor.Saraçoğlundaki maç sadece bir seyircisiz maça bayanlar ve çocuklar alındı diye düşünülmemeli.Bu maça zihniyet farkı olarak yaklaşmamız gerekiyor.Taraftar profili değişince olanları görmemiz gerekiyor.Bakalım bu konuda sansür ile taraftar profilini değiştirmeye çalışan ve zorlu bir süreçten geçen TFF kalıcı çözümler için ne zaman düğmeye basacak?

Efsane sözler

Sinisa Mihajlovic: "Mourinho ile futbol konuşmam. Futbol oynamamış birinin bazı şeyleri anlamasını beklememeli"
Jose Mourinho: "Jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?"

"Futbol basittir. Zor olan basit futbol oynamaktır" Johan Cruyff

Pele'den Maradona'ya...: "Allah vergisi bir yeteneği var. Bu yüzden hep şanslı oldu. Hayatında tüm olan bitene rağmen hala onunla kontrat imzalayan insanlar var. Eğer bu insanlar daha bilinçli olsalardı bunu yapmazlardı"

Maradona'dan Pele'ye...: "Pele kimin umurunda. O artık bir müzeye ait"

19 Eylül 2011 Pazartesi

Yok artık dedirten bilgiler-2

-Suudi arabistanda 7 ve daha fazla gol yiyen takımlara 1992 senesinde falaka cezası uygulanmıştır.



-2002'de Madagaskar ekibi Stade Olympique L'Emryne, şampiyon AS Adema karşısında kendi kalesine 149 gol attı. Bu ilginç girişimin nedeni ise bir önceki maçta hakemin verdiği karaları protesto etmek içindi.


-1998'de ikinci lig ekibi Jiul Petrosani'de forma giyen Romen orta saha oyuncusu Ion Radu, Valcea takımına 500 kilo et karşılığında satıldı.


-1957'de Charlton Athletic, maçın tamamlanmasına 30 dakika kala 5-1 geride olduğu karşılaşmayı 7-6 kazandı.


-1986 ve 1990 Dünya Kupası'nda, Arjantin Milli Takımı futbolcularının tavuk yemesi 'uğursuzluk getiriyor' gerekçesiyle yasakladı.

-1986'da Finlandiya'nın efsane futbolcusu Pentti, bir maçta kendi kalesine 5 gol attı.

-Fildişi Sahili temsilcisi ASEC Abidjan, 1989 ile 1994 yılları arasında 108 maçta yenilgi yüzü görmedi.

18 Eylül 2011 Pazar

Mourinho sezonu açtı!!

Barcelona'nın Teknik Direktörü Josep Guardiola'nın ''Hiçbir şey kazanma sözü vermiyorum'' şeklinde yaptığı açıklamaya, Real Madrid'in Teknik Direktörü Jose Mourinho, ''2. lige düşmemek için mücadele edeceğiz'' diye cevap verdi.
Mourinho, bugünkü basın toplantısında Guardiola'nın mütevazi açıklamalarıyla ilgili görüşünün sorulması üzerine ''Biz, 2. lige düşmemek için mücadele edeceğiz. Bakalım 40 puan toplayabilecek miyiz? Ya da gelecek sezon 1. ligde oynayabilecek miyiz? 40 puanı elde etmedikçe hedef ligde kalabilmek. Eğer bunu başarırsak daha sonra diğer hedeflere bakacağız. Şimdilik 6 puanımız var ve 40'a daha çok var!''şeklinde alaylı ifadeler kullandı.
Portekizli teknik adam ayrıca, Lass'ın tekrardan kadroya girmesi ve Hamit gibi sakat oyuncuların iyileşmeye başlamasıyla ilgili olarak da,''Futbolcular takıma döndükçe opsiyonlar genişliyor ve başka türlü düşünme olasılığım da doğuyor'' değerlendirmesinde bulundu.

El Matadorr

Böyle spikeri emniyete çağırırlar:)
Cavani Napoli'yi ipten alıyor...Napoli 1-0 Lecce

17 Eylül 2011 Cumartesi

35 mi büyük 35.5 mu?


Göztepe’de domates ve biber yan yana gelemez!


Göztepe’nin taraftar grubunun adı Yalı, Karşıyaka’nınki ise Çarşı’dır.

Rakip taraftarlar birbirlerinin semtinde takımlarının formasıyla dolaşamaz.

Göztepe’deki manavlar tezgaha domates ile yeşil biberleri yan yana koymaz.

Göztepe’de, meşhur İzmir Kumru’sunun içine yeşil biber kesinlikle konmaz.

16 Mayıs 1981’deki maçı 61 bin 60’ı biletli olmak üzere 80 bin seyirci izledi.

5 Ağustos 2003’te yapılan bir maç sonrası çıkan olaylar 1 kişi hayatını kaybetti.

Göztepeliler, 2009’da bir Kaf Kaf taraftarı ölünce, “Acımız, acımızdır” pankartı açtı.
Her iki kulübün taraftarları İzmir’in diğer büyük takımı Altay ile genelde iyi geçinir.
Göztepeliler, Karşıyaka Basketbol Takımı’nın maçlarında birçok kez kavga çıkardı.

İki takımın taraftarları arasındaki rekabet sayısız belgesel filmlere konu oldu.

GÖZTEPE ile Karşıyaka arasındaki ezeli rekabeti anlatan filmlerin en önemlilerinden biri Buğra Dedeoğlu’nun çektiği “Körfezin Ayırdığı Biladerler” (İzmirliler ‘birader’ sözünü ‘bilader’ diye söylediği için bu şekilde yazılıyor).Gerçek hayattan kesitlerin yer aldığı filmden ilginç sahneler şöyle:
İşte tutku
· 45 yaşlarında olan Karşıyakalı bir taraftar, “Asla İzmirliyim demedim. Karşıyakalıyım dedim. Komutanımdan dayak yedim ama yine de Karşıyakalıyım dedim” diyerek tutkusunu anlatıyor.. 


İçiyorsam
· Körfez sahilinde içen bir Göztepeli taraftara, “Neden içiyorsunuz?” diye soruluyor. Cevap aynen şöyle: “Karşıyaka’yı görüyoruz da onun için… Onlarla oynayacağımız maçları düşünüyorum.”


Baskın var
· Yorumcular Karşıyaka’yı eleştiriyorlar diyerek, programın yayınlandığı televizyon stüdyosunu basan yeşil kırmızılı taraftarlar, “Yapılması gereken buydu. Çok ileri gitmişlerdi” diyerek, haklılıklarını savunuyor.




16 Eylül 2011 Cuma

Quaresma şöför oldu

Kaptanlığa ısınmaya başlamış,takımını otobüste bile idare ediyor:)

Yok artık dedirten bilgiler-1

Ronaldo, Manchester'a geldiğinde 28 numarayı istemiş ama Ferguson ona Beckham'ın 7 numarasını vermiş.


PSG eski teknik direktörü Guy Lacombe, başarısızlıktaki suç ondan bilinmesin diye başkana hakem hatalarından oluşan bir DVD hazırlamış.


Michael Essien bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini günde 14 saat uyumaya borçlu...


Barca'nın kaptanı Puyol dört yaşındayken ikinci kattaki evlerinin penceresinden düşmüş.

15 Eylül 2011 Perşembe

Şike var hocam


Belarus liginde ilginç bir olay meydana geldi.Kaleci'nin yaptığı hatayı görenler inanamıyor.


Makaay uçarcasına

Şampiyonlar Ligi'nin en hızlı golü:Roy Makaay
Dün Barcelona-Milan arasında oynanan maçta Pato'nun 24 saniyede attığı gol Şampiyonlar Ligi'nin en hızlı atılan 4. golü oldu. Şampiyonlar Ligi'nde atılan en hızlı gol ise 2007 yılında Bayern Münih-Real Madrid arasında oynanan maçta Roy Makaay attı. Makaay maçın henüz 10.12 saniyesinde attığı golle bu rekorun sahibi durumunda. 

12 Eylül 2011 Pazartesi

Endüstriyel Futbolun Kurbanları

Gün geçtikçe miktar olarak artan transferler dikkat çekmeye başladı.Özellikle takımların satılması ile özellikle İngiltere takımları bu konuda ön plana çıkıyor.Daha önceleri transfer yapmakta zorlanan takımlar bir anda hayallerinden geçemeyecek kadar büyük paralar harcamaya başladı.Bunlara şu örnekleri verebiliriz:


F.Torres
Torres Liverpool'dan Chelsea'ye 58.5 Milyon Euro'ya transfer oldu.








Andriy Shevchenko
Ukraynalı Andry Shevchenko Milan'dan Chelsea2006 yılında 46 Milyon euroya transfer oldu ve İngiltere'ye gelen en yüksek bonservis ücretli oyuncu oldu.








K.Aguero
A.Madrid'li Aguero M.City'e 43 Milyon Euro'ya transfer oldu.








Pastore

Pastore Palermo'dan 43 Milyon Euro'ya transfer olup kulüp rekorunu kırdı.







7 Eylül 2011 Çarşamba

Şampiyon Bursaspor'u görebilecek miyiz?

16 Mayıs 2010 da Türk futbolu için bir çığır açıldı.Anadolu devriminin tohumları Marmara bölgesinden bir takım ile atıldı.Bursaspor Ertuğrul Sağlam önderliğinde şampiyonluk ipini göğüsledi.
25 Ağustos 2011-Bursaspor Anderlecht ile eşleşti ve şampiyon apoletini taşıyan kentin takımı olan Bursaspor ilk maçında inanılmaz hatalar ile 2-1 kaybetti.2.maçına ise Volkan Şen ve Sercan Yıldırım'ın satış listesine konması ile büyük bir deprem yaşadı.Şampiyonluk zamanında bu isimlerin katkısı hiç de azımsanmayacak kadar çoktu.Özellikle Volkan Şen'in katkısı gerçekten çok önemliydi.Yine de Bursaspor maçta elinden geleni yaptı fakat o bildiğimiz Bursaspor olamadığını herkes çok iyi biliyordu.Peki bu hale nasıl gelindi?Bursaspor gerçekten bu 1 sene içinde değişti mi?
Şampiyonluk zamanına gelirsek Bursaspor'un şampiyonluk baskısı olmadan neler yapabildiğini gördük.Maça genellikle Ivankov, Ömer, İbrahim, Mustafa, Ali, Volkan Şen, Ergiç, Ozan İpek, Batalla,Turgay, Sercan 11 ile sahaya çıktığını biliyoruz.Sercan Yıldırım'ın katkısı,Volkan Şen'in kritik anlarda hamleleri,İvankov'un kurtarış ve golleri,Ergiç'in orta sahayı çekip çevirmesi ile sahada birlik beraberlik anlayışı ile bu şampiyonluğu kazandı.
Bu seneye bakacak olursak şampiyonluğun mimarlarından Sercan Yıldırım ve Volkan Şen satış listesine konuldu.İvankov gönderildi,Ozan İpek eskisi gibi oynayamıyor ve artık Ertuğrul Sağlam bile eskisi gibi değil.Geçen sene gelen yabancı transferler fiyasko oldu.Bu seneye bakacak olursak şampiyon kadrodan 6 oyuncunun 1 sene içinde takımdan ayrılması bir tesadüf müdür?Tabi ki hayır.Fakat Ertuğrul Sağlam geçen seneden tecrübe edinmiş olacak ki Sercan ile Volkan'ı göndermesi sadece değişim olarak düşünülmemeli.Ertuğrul Sağlam bu hareketiyle Bursaspor'daki kaybolan birlik beraberlik ve takım duygusunu güçlendirdi.Takıma mesaj verdi ve ''kimse Bursaspor'dan büyük değildir'' imajını tazeledi.Şampiyon olduğu sezon kendi sahasında yenilmez bir takımdı ve sadece 2 yenilgi almıştı,geçen sene ise 7 mağlubiyet aldı ve bence şampiyonluğu kendi sahasında kaybetti.Ayrıca şampiyon olduğu sezon 65 gol atıp 26 golü kalesinde görmüştü fakat geçtiğimiz sezon 50 gol atıp 29 golü kalesinde gördü.Buradan da çıkaracağımız sonuç Bursaspor'un gol yollarına geçen sene büyük bir sıkıntı çektiğidir.
Alınan transferlere bakarsak Miller'ın gitmesi ile forvet bölgesinde Sestak,Bangura ve Prince Tagoe forvet bölgesini yeniden canlandıracaklarını düşünüyorum.Özellikle Sestak transferi bu seneye damgasını vuracaktır forvet bölgesine ilaç gibi geldi.Orta sahada Ergiç'in gönderilmesi ile zaten orta sahadaki eksikliğin üzerine bir eksik daha açıldı fakat N'Diaye çok iyi bir transfer oldu.Fakat yine de Bursaspor sorunu bu bölgede yaşayabilir.Bursaspor şampiyon olduğu senedeki gibi bireysel oyuna bağlı olarak değilde takım duygusu içinde oynamayı becerir ve Ertuğrul Sağlam ve ekibi geçmiş yıldan dersleri çıkarırsa Bursaspor'un bu senede zirveyi zorlamaması için hiçbir neden yok.Yeni gelenlerin uyum sorununu atlatmasıda önemli bir kriter olacağa benziyor.

Potanın tozunu alıyor

Ender dağlardan şutu gönderiyor
2010 FIBA World Championship

Mucizelere inanır mısınız?

Ender Arslan sen ne yaptın yiğidim:)

Kerem'in DEV Adımı

Türkiye-Sırbistan son saniyelerdeki çılgınlık
Kerem Tunceri,Kerem Tunceri

6 Eylül 2011 Salı

Yeni Transferlerin büyüklere etkisi

Trabzonspor


Sezonu 83 puanla 2. bitirip bir başarı kaydeden Trabzonspor Selçuk İnan,Umut,Egemen,Jaja'nın gitmesi ile büyük bir kadro zaafiyeti oluşmuştu.Karadeniz kaplanları kadrosundan önemli yıldızları yitirdikten sonra transferde  Ondrej Celustka (Slavia Prag, 900 bin €), Adrian Mierzejewski (Pol. Warschau, 5.25 milyon €), Paulo Henrique (Brasil, 3.75 milyon €), Didier Zokora(Sevilla, 5 milyon €) Volkan Sen (Bursaspor, 3.6 milyon €), Marek Cech (West Brom, 1 milyon €), Marek Sapara (Ankaragücü, 200 bin €), Robert Vittek (Ankaragücü, 600 bin €) gibi oyuncuları alıp kadrosundan gidenlerin yerlerini tamamladı.Trabzonspor'un şu anda gözüken eksikliği yeni takım gibi gözükmesidir.Orta sahada hala Selçuk İnan-Burak Yılmaz uyumunu arıyor.Zokora daha beklenen düzeyde değil.Umut Bulut oynadığı sürede eleştirilsede Henrique onun düzeyinde oynayamıyor.Forvet ve orta sahada yapılan transferlerle uyum sağlanırsa bu senede Trabzonspor şampiyonluğa oynayabilir.


Fenerbahçe


Fenerbahçe sezonu şampiyon bitirip en rahat takımdı fakat şike soruşturması bir yandan Şampiyonlar Liginden men bir yandan büyük bir maddi kayıba uğradı.Orhan Sam (Gençlerbirliği, 3.5 milyon €), Serdar Kesimal (Kayserispor, 4.5 milyon €), Reto Ziegler (Juventus, Kiralık), Henri Bienvenu (Young Boys, 4 milyon €), Joseph Yobo (Everton, Kiralık),Sezer Öztürk (Eskişehirspor, 2.75 milyon €) gibi oyuncuları alan Fenerbahçe'de gidenler oldukça dikkat çekiyor.Niang(all sadd 7.5 milyon euro),Diego Lugano (PSG, 3 milyon €), Emmanuel Emenike (Spartak Moskova, 10 milyon €), Andre Santos (Arsenal, 7 milyon €) gibi oyuncuların kaybedilmesi büyük bir kayıp.Fenerbahçe'nin geçen sezon uyumlu bir kadrosu vardı ve bu sezon yeniden uyum süreci yaşayabilir.Lugano'nun gidişi sadece savunmadan bir adam gibi düşünmemeli.Lugano hem takımın sertliğiydi hemde takımın gol silahıydı.Ayrıca savunmada da büyük bir başarı gösteriyordu.Savunmada bir sıkıntı var.Hücum bölgesinde ise Semih ve Bienvenue tek başına kaldı.Sakatlıklarda sorun olabilir.Orta saha yine aynı ve orada bir sorun olamayacak gibi gözüküyor.


Galatasaray


Geçtiğimiz sezonu büyük hayal kırıklığı ile kapatan Galatasaray bu sezon transfer şampiyonu oldu. Felipe Melo (Juventus, Kiralık), Fernando Muslera (Lazio, 6.75 milyon €), Tomas Ujfalusi (Atletico Madrid, 2 milyon €),  Selçuk İnan (Trabzonspor, Bonservissiz), Johan Elmander (Bolton, Bonservissiz), Engin Baytar (Trabzonspor, 1.1 milyon €), Emmanuel Eboue (Arsenal, 3.5 milyon €) Albert Riera (Olympiakos, 3 milyon €), Sercan Yıldırım (Bursaspor, 3 milyon €) gibi oyuncular alıp kadroyu sil baştan yaptılar.Selçuk İnan orta sahanın ilacı oldu.Muslera yıllardır aranan kan olduğunu gösteriyor.Eboue defansa büyük katkı yapacaktır.Tomas Ujfalusi defansın sağında düşünülecektir.Melo eğer çizgisini bozmazsa Galatasaray'a katkı yapar.Elmander ise Baros'un çok sakatlanmasından sonra çok iyi bir alternatif olacaktır.Diğer yapılan transferler ile kadro zenginleşti ve Galatasaray geçen senedeki sendromu atacağa benziyor.Galatasaray için en önemli tehlike uyum sorunu.Bunu atlatırlarsa sezonun en problemsiz takımı olurlar.Arda Turan'ın eksikliği bu sezon için tek problem gibi gözüküyor.


Beşiktaş


Beşiktaş geçen senedeki şansızlığıyla bu seneye de başladı.Şike soruşturması onuda etkiledi ve Tayfur Havuççu büyük bir kayıp oldu.Fakat yeni transferlere bakacak olursak Bebe (Man Utd, Kiralık),Ersan Gülüm (Adanaspor, 2 milyon €), Mehmet Akyüz (Tavşanlı, 400 bin €), Sidnei (Benfica, Kiralık), Tanju Kayhan (Rapid Wien, 1.05 milyon €), Veli Kavlak (Rapid Wien, 750 bin €), Mustafa Pektemek (Gençlerbirliği, 4 milyon €), Egemen Korkmaz (Trabzonspor, Bonservissiz), Filip Holosko (Istanbul BB, Kiradan döndü), Manuel Fernandes (FC Valencia, 2 milyon €), Julio Alves (Atletico Madrid, 3.1 milyon €), Edu (Schalke 04, Kiralık) gibi oyuncular alındı.Bu transferlerden Bebe ve Ersan'ın sakatlığı Beşiktaş için büyük bir şok oldu.Beşiktaş yerli transferler yaptı ve o bölgeyi güçlendirdi.Fakat Ersan'ın sakatlığından sonra o bölgede bir sorun olabilir.Quaresma'nın eğer takımı için yararlı şekilde oynayacağını düşünürsek Beşiktaş için büyük güç olacaktır.Beşiktaş için en büyük sorun yerlilerin yabancılar kadar verim verememesi.Necip,İsmail,Ekrem gibi oyuncuların iyi oynaması gerekiyor.Yeni transferlerden yerli olanların takıma katkısı bu sene için önemli bir kriter olacaktır.